Kış aylarında artan buzlanma ve kaygan zeminler, düşme riskini ciddi şekilde yükseltir. Özellikle ileri yaşta, kemik yoğunluğu azalmış bireylerde karda düşme sonucu gelişen omurga kırığı, sanılandan çok daha sık görülen bir sorundur. Basit bir düşme gibi görünen bu durum, özellikle osteoporoz hastalarında ciddi sırt veya bel ağrısına ve hatta kalıcı deformitelere yol açabilir. Günümüzde modern tedavi yöntemleri sayesinde bu tür kırıklar başarıyla tedavi edilmekte, hastalar kısa sürede günlük yaşamlarına dönebilmektedir.
Karda Düşme Neden Omurga Kırığına Yol Açar?
Kışın zeminlerin kaygan olması, denge kaybı ve ani düşmelerin başlıca nedenidir. Düşme sırasında refleks olarak sırt veya kalça bölgesiyle zemine çarpıldığında, omurlar ani basınca maruz kalır. Bu basınç özellikle lomber (bel) ve torakal (sırt) bölgede kırıklara neden olabilir.
Sağlıklı kemik yapısına sahip genç bireylerde bu düşmeler genellikle hafif ezilme veya kas zorlanmasıyla atlatılırken, osteoporozlu yaşlılarda küçük bir düşme bile omurga çökme kırığına neden olabilir.
Omurga Kırığı Belirtileri
Karda düşme sonrası gelişen omurga kırığı, genellikle sırt veya bel bölgesinde ani başlayan, keskin ve istirahatle dahi geçmeyen ağrıyla kendini gösterir.
Bazı hastalarda kamburluk, boy kısalması veya yürüme zorluğu da görülebilir. Eğer kırık omurilik kanalına baskı yaparsa, bacaklarda uyuşma, karıncalanma veya güç kaybı gibi nörolojik belirtiler ortaya çıkabilir.
Bu nedenle, karda düşme sonrası şiddetli bel veya sırt ağrısı hissediliyorsa, mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Tanı Yöntemleri
Tanı sürecinde hastanın öyküsü ve fizik muayene bulguları çok önemlidir. Kırığın yerini ve tipini belirlemek için röntgen, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) görüntüleme kullanılır.
Ayrıca, özellikle yaşlı ve osteoporoz şüphesi olan hastalarda DEXA (kemik yoğunluğu ölçümü) yapılması, kırığın altta yatan nedenini anlamak açısından değerlidir.
Tedavi Yöntemleri: Konservatif ve Cerrahi Yaklaşımlar
Omurga kırığı tedavisinde amaç, ağrıyı kontrol altına almak, omurga stabilitesini sağlamak ve hareket kabiliyetini geri kazandırmaktır.
Hafif ve stabil kırıklarda istirahat, ağrı kesici ilaçlar ve korse tedavisi genellikle yeterlidir. Ancak ağrının geçmediği veya çökmenin ilerlediği durumlarda cerrahi tedavi gündeme gelir.
Vertebroplasti ve kifoplasti, karda düşme sonrası oluşan osteoporotik omurga kırıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan minimal invaziv yöntemlerdir. Vertebroplastide, kırık omur içine özel bir kemik çimentosu (PMMA) enjekte edilerek omur stabil hale getirilir.
Kifoplasti ise aynı işlemin bir ileri aşamasıdır; omur içine balon yerleştirilip şişirilerek çöken omur yüksekliği düzeltilir ve ardından çimento ile desteklenir.
Bu yöntemler sayesinde ağrı kısa sürede azalır, hasta genellikle 24 saat içinde ayağa kalkabilir ve günlük yaşamına geri dönebilir.
Ağır düşmelerde veya omurilik basısı olan durumlarda ise açık cerrahi gerekebilir. Bu operasyonlarda, kırık omurlar vidalar ve çubuk sistemleriyle sabitlenir; gerekirse kemik füzyonu yapılarak uzun süreli stabilite sağlanır.
Önleme ve Bilinçlenme
Karda düşmeye bağlı omurga kırıklarını önlemenin en etkili yolu dikkatli olmaktır. Kaymaz tabanlı ayakkabılar tercih edilmeli, yaşlı bireyler baston veya destek kullanmalıdır. Ayrıca düzenli egzersiz ve D vitamini-kalsiyum alımıyla kemik gücü artırılabilir.
Kış aylarında yürürken eller cepte olmamalı, düşme sırasında denge kaybı yaşanırsa vücut olabildiğince esnek tutulmalıdır.
Sonuç
Karda düşme sonrası gelişen omurga kırığı, özellikle ileri yaşta ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen, ancak erken tanı ve doğru tedaviyle tamamen iyileşebilen bir durumdur.
Vertebroplasti, kifoplasti ve gerektiğinde açık cerrahi yöntemler sayesinde, bu tür kırıklarda ağrı kontrol altına alınmakta, hastalar kısa sürede eski yaşam kalitelerine kavuşmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, kış aylarında alınacak küçük önlemler, büyük yaralanmaların önüne geçebilir.


